Röportaj: Sonat Bahar
Nilgün
Bodur Turkuvaz Kitap’tan çıkan son kitabı Kaideye Tamah Etmeyen İstisnadır
Hayat’ta, bu kez çuvaldızı kadınlara batırıyor. “Ben kadınlar için savaştım
yıllarca. Kadınlara vaçgeçmek erdemdir, kalmak kolaydır diye anlattım,
erkeklere kızıyordum narsistler diye. Artık narsist erkeklere kızmıyorum, ona
imkan verenlere kızıyorum” diyor.
O
bir fenomen. Kitapları çok satanlar listesinden inmeyen, Instagram'da 900 binin
üzerinde takipçisi olan biri. Seveni de çok, nefret edeni de... Ama bu kadar
ilgi gördüğüne göre bir ihtiyacı karşılıyor. Nilgün Bodur'dan söz ediyorum...
İlişkiler, aşk, hayata dair tespitleri ve aforizmalarıyla bilinen Bodur'un
beşinci kitabının ismi, Kaideye Tamah Etmeyen İstisnadır Hayat... Turkuvaz
Kitap'tan basılan kitabını, hayatın ona öğrettiklerini konuşmak için Bodur'la
bir araya geldik
Konu ilişkiler.
Zor bir konu başlığı mı bu?
Konuyu sürekli irdeleyen için zor değil ama gidişat zor. Farkındalık yükselsin diyoruz ama bu her zaman da iyi bir şey mi acaba? Pandemi ve yaşadığımız süreç beni içe kapattı. Her zaman yalnızlığı seven biriyim, düşünesim var benim. Farkındalığın yükselmesi lanet gibi. O yüzden zorlanmamak mümkün değil. Hem de psikolojik şiddet yaşıyorsa...
Psikolojik
şiddet konusu günümüzün en derin sorunu. Kim kime daha çok yapıyor bunu?
Bir kere kadının kadına psikolojik şiddeti daha ağırdır. Erkek göstere göstere uygular, anlarsın. Ama kadın kadına, arkadaş, eski dost ayağına yaptığı travma daha büyüktür. Yanlış ilişkinin farkına varmak önemli olan. Birçok insan diken üstünde yürüyerek ilişki yürütüyor. İster aşk, ister aile, ister arkadaşlık ilişkisi olsun, kendi potansiyelini fark etmeden yaşıyor ve ölüyor. Kendini yaşarken az sanmak, ölmekten daha beter bir his! Birçok kişi, yanında bulunduğu insanın yanında az hissettiğini anlamıyor. Çevrenizde tuttuğunuz insanların yanında az, yanlış, diken üstünde hissediyorsanız yanlış ilişkidesinizdir.
21
yaşındaki Berfin Özek, yüzüne asit döken ve bu suçtan 13 yıl hapis cezasına
çarptırılan eski erkek arkadaşı Casim Ozan Çeltik'le evlendi. Buna ne
diyeceksiniz?
Pişman oldu sevgilim diye düşünüyordur o kız. Herkes ona tepki gösteriyordur ama o kız içinden, o beni seviyor diye geçiriyordur. Bazen dayak atılınca önemsendiğini sanan insanlar var. Özür dilemiştir o genç ondan, kıskandım demiştir. Bu 'cengaver' ruhlar o kadar tehlikeli ki... Farkındalık burada önemli. Aptal gelip aptal gidersin bu dünyadan. Bence bu aptallık! Ben özüre inanmam. Özür yara bandıdır, ortada bir özür varsa orada bir yara vardır. Amaç yara açmamak olmalıdır. Çoğu özür dileyen de bir daha yapacaktır. O çocuk gün gelecek bacağına da atacak o kezzabı.
“AKIL
VERME HUYUMUZDAN VAZGEÇMELİYİZ”
Eskiden kadınlar erkeklerin karşısında daha güçlü müydü ikili ilişkilerde?
Aynen
böyle ve bu yüzden küskünüm hayata. Ben kadınlar için savaştım yıllarca.
Kadınlara vaçgeçmek erdemdir, kalmak kolaydır diye anlattım, erkeklere
kızıyordum narsistler diye. Artık narsist erkeklere kızmıyorum, ona imkan
verenlere kızıyorum. İnsan elindekini kanıksar. İnsan kendisine iyilik yapanı
sevmez, cepte bilir. Kendisinin iyilik yaptığını sever. Pandemide kadınlarla
daha sıkı fıkı görüşmeye başladım, o noktada depresyona girdim. 20 senedir
sabrediyorum, çocuklar için diyor... Çocuk olmuş 30 yaşında. Neden sabrediyor?
Bu kadınlar asil, hiç sesi çıkmayan, yuvayı yıkmamayı sevap görenler. O yuva
değil ki, orada yetişen çocuklar ileride mahvedecek bu toplumu. B planı yapmak
istemeyen kadınlar bunlar, o ilişkiye sabretmen asalet değil, çaresizlik.
Çaresizlik yorulmak istememe durumu, gündüz kuşağı programlarını izlerken, para
gelsin de, ne olursa olsun durumu. Sonra koca bağlama büyüleri yaptır dur. Bu
kadınların mutlu olmasını istiyorum. Mutsuzluk Covid'den daha hızlı yayılan bir
virüstür. Bu insanlar mutsuzluklarını gizlemeye çalışırken derin bir
depresyondalar aslında. Toplum kötüye gidiyor. Ve sosyal medya bu kadınlarla
dolu.
Herkesin herkese
akıl verdiği ama verdiği aklı uygulamadığı zamanlardayız galiba?
Teselli adı altında akıl veririz biz. Başkasından bir şey öğreniyoruz, onun kurallarını not alıyoruz ve sonra onu uygulamaya çalışıyoruz. Derdimi anlatmamayı tercih ediyorum, herkes kendi dinamiğinden akıl verir çünkü. Ama hayat istisna. Buradan kitabımın ismine geliyoruz işte. Bir insana akıl vermeyin çünkü o insan, bunu yapmadığım için başıma bu geldi diye düşünür. Bu insanı travmaya sokar. İnsanları dertlerini anlattıkları kişilerden aldıkları akıl travmaya sokar. Bir insana akıl vermek yerine şunu deyin, "Sen bunları mı yaşadın çok üzüldüm, ne güzel başa çıkmışsın, ben olsam zorlanırdım, ayakta duramazdım." O kişi bunu duyarsa ayağa kalkar!
Eleye eleye insan
kalmıyor çevremizde, kiminle olacağız?
Etrafınızda sizi normal hissettiren insanlar olsun. Mutluluğun asla para ve başarıyla ilgisi yoktur, haklı ve normal hissetmekle ilgisi vardır. Böyle elediğinizde sıfır kalır elinizde, şanslıysanız bir kalır. Bunu yakalayamayanlar normal hissetmenin ne olduğunu bilemeyecekler.