Tasavvuf,
“hâl” ilmidir. Dervişten, deneyimlediği “hâlleri”, okuyabildiği ölçüde, başka
bir deyişle, varmış olduğu menzillerdeki idraki ve irfanı nispetinde bir
deftere not etmesi istenir. Acaba bazı “şeyleri” yaşarken kavrayabilmiş midir
diye…
“Dervişin
Semâ Defteri” ve beraberinde gelen “Dervişin Seyir Defteri” ve “Dervişin Safa Defteri”
bu çerçevede mütalaa edilmesi gereken bir sûfî üçlemesidir. Üçlemenin son
kitabı “Dervişin Semâ Defteri”, semâzen bir dervişin, semâ’ın özünü yakalama
tecrübesinin notlarını içermektedir. Semâ, Hz. Mevlânâ’nın tasavvufa
yaklaşımının özü, rumuzu ve sırrı; simgelerle canlandırılışı, yaşatılışı ve
sergilenişidir. Başka bir deyişle semâ, içerdiği anlamlar itibarıyla Hz. Pir’in
tasavvuf öğretisinin ta kendisidir!
“Dinle”yin Derviş-i Zamane’yi; neyin, kimin
öyküsünü işlemiş bu defterlere, bakalım.